18 Eylül 2009 Cuma

bölüm1

bir ses duydu. ama bu duyduğu kesinlikle içinde bulunduğu ambulansın sireni değildi. sanırım başındaki belli belirsiz bir ağrı ve zonklamadan kaynaklanıyordu. hatta bunun bile farkında olmayabilirdi. yatıyordu sedyede, görüyor ama seçemiyor, duyuyor ama anlayamıyordu. en azından anlamayı seçmiyordu o an için... neyse ki en yakın iki arkadaşı onun aksine okullarını bitirmiş ve doktor olmuşlardı. işte yanındalardı o yeri göğü inlete inlete giden ambulansın içinde. birbirlerine birşeyler diyorlardı ama bu konuşmalar da Fikret'in anlama çizgisini aşamıyordu. bir kıpırtı farketti. daha iyi seçebildiği yüzlerde biraz gerginlik biraz da telaş vardı ama kesinlikle ne yaptıklarını iyi biliyorlardı. bunu düşünebildiğine göre demekki algısı düzeliyordu. yüzler yüz sesler ses oluveriyordu. ondan daha uzakta olan arkadaşı bir tuşa dokunmuştu. şimdi teninde bir soğukluk hissediyordu. heyecanlanmıştı. o çok sevdiği soğuk kış gecelerinin soğuk yatakları gibi değildi. yeni bir heyecandı demekki bu!!
arkadaşları Fikret'in kulaklarını kapatacak kadar uzamış olan saçlarını geriye taradılar, çok sakindiler. ellerindeki kulaklığı taktılar Fikret'in kulaklarına. -"kamyonlar kavun taşıyorlardı, ve Fikret hep O'nu düşünüyordu"-. irkilmiş hatta korkmuştu; çırpınıyordu, bir tuzaktan kurtulmak istercesine. bu rüyada bir terslik vardı...

gözlerini açtığında bangır bangır ötenin telefonu olduğunu farketti. Nokia 3210. -insanları geride bırakmayı sevse de eşyaları bırakamıyordu işte- telefonunun aksine yavaş hareketlerle, usulca uzanıp kapattı ne zaman kurduğunu bile hatırlamadığı alarmını. yatağın yan tarafından gelen belli belirsiz kıpırtıyla yüzünü sağa çevirdi. o yatakta doldurduğu boşluğa bile hayran kaldığı aşkına baktı. "gözlerini göremiyordu ama gülümsediğini tahmin edebiliyordu". sessizce öpüştüler; bir kaç dakikalık bir hayat öpücüğüydü bu ikisi içinde. Fikret hafifçe doğruldu yatakta. sağ kolunu sarsmamaya gayret ederek, solda telefonun yanında kalan sigara paketine doğru yine sessiz ama bu sefer daha atikçe bir hamle yaptı. boştu paket. gözü yerdeki sigaralara takıldı ama tanıyamadı; o an tanımak istemedi belki de. dikkatlice uğraşıldığı belli olan, beyaz kısımlarından katlanıp süngerleri yırtılarak yapılmış sigara-çiçeklerdi gördüğü. biraz dikkatini toplayarak 19 tane sayabildi. demekki romantik bir gece geçirmişlerdi. hafifçe gülümsedi, olanları hatırlayamasa da sevdiği zamanlardan biri olduğunu söylüyordu akşamdan kalma beyni ona. kafasını diğer yana çevirdi tekrar. yatak tamamdı. ama ne bir vücut ne de kapladığı bir boşluk vardı yerinde. gözlerini ovuşturdu. evet yoktu, yatak da boştu kafası gibi o an. sigaralara çevirdi kafasını. evet boş bir paket vardı ama yanında da yeni açılmış başka bir tane duruyordu demin farkedemediği. ve boşalmış sigara paketinin içindekilerin gece bir bira şişesini doldurmuş olduğunu da gördü saniyeler içinde.
demekki geç yatmıştı. öğlen vakti böyle peşpeşe rüyalar görüp uyanamamasının başka bir açıklaması olamazdı aksi takdirde.
yatağından kalktı. karşıdaki boy aynasına baktı ve boxerını tanıdığına sevindi bir an için. bu sefer gerçekti. bir sigara yaktı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder