12 Ağustos 2009 Çarşamba

anı

şarkıda böyle diyor,yoksa ben uydurmadım bunu; "o senin bir anının, benim ömrüm olduğunu..." diye. üfff anlaşılan yine uyku tutmicak, bi süredir olduğu gibi. ve eski yeni bir çok anı gözümün önüne gelecek genelde acı olanlarıyla. mesela... para çekmek için çıkmıştım ya da fatura yatırmak için bilmiyorum- sanırsam 1yıldan biraz fazla oluyor-. ziraat bankası'nın önüydü. sıra beklerken babamı aramaya karar verdim. hem sıra geçecekti hem de öyle işte neden bilmiyorum aramak geldi içimden. genelin aksine iyi bir konuşma geçiyordu. kızgınlık ya da sitemler azdı o gün,şansıma. elimde telefon bankanın dışında dolanırken farkettim camlardan görüntümün yansıdığını. ve asıl farkettiğim daha da acı birşeydi. sanırım 1,5 aydır hiç aynaya bakmamıştım. yüzümü unutmuştum. sakallarım iyice uzamıştı, yeni kestirdiğim saçlarım - evet o ilk kestirdiğim zamandı- artık yavaş yavaş kıvrılıyorlardı. mümkün müydü kendimi unutmam bu kadar? aslında soru saçma oldu demek ki mümkünmüş baksanıza. o gün aklıma her geldiğinde düşünüyorum, başka birini sevmek -aşık olmak bu bahsettiğim=) - neden hep kendimi unutturuyordu bana? ben bile kendimi hatırlamazken başkalarının beni hatırlamasını nasıl bekliyordum bilmiyorum. ve en acısı da belki başkalarının da bunun farkında olamaması. ben olsam kesin anlardım bendeki bu unutmuşluğu diyorum hep. anlardım ve düşünürdüm. anlardım ve sorardım... en önemlisi de şunun farkına varırdım eğer o zamanlar başka biri olup bunu görebilseydim... beni böyle mahveden tek şey bu değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder