10 Ağustos 2009 Pazartesi

köle-kral

Sanırım hepimiz mutluluğun kölesiyiz. Paranın filan değil. Mutlu olabilmek için – ne kadar küçük ya da büyük olursa olsun- ne cesurluk kalıyor bizde ne de dostluk ne de başka bir şey. Harcıyoruz ne var ne yok. Aklımıza bile gelmiyor bazen. Bazen dürüstlük denilen maskeye sığınıyoruz. Dürüstüz güya hatta cesuruz da. Doğruları söylediğimizde acı çekeceğimizi filan sanıyoruz – ki bu da diyeti bize göre- ama farkındayız ki o acıları içimizde saklamaktan kaçıyoruz çoğu zaman. Biliyoruz aslında her ayrıntıyı. Biz düşünmezken bile çalışıyoruz beynimiz o küçük ayrıntıları hesaplamak için. Ama biz beynimizi bunları saklayabilmek için kullanıyoruz. Yine kendi içimizde olan aklımızda yine aynı aklı kullanarak saklanmak. Ne zekiyiz ama!!! Ve sonunda tesadüfler belki bizi hala mutlu edebiliyor. Tesadüfler belki iki kişini ortak mutluluğu, bu çıkarların kesişmesi yüzünden hala hayattayız. Mutluyuz(!).

Düşünmeden edemiyorum acaba karşımızdaki hiç gerçekten düşündük mü? Kolaya kaçıp üstünkörü bir cevapla “ eh tabii ki” diyebiliyoruz belki ama? Ya öyle değilse? Ya da asıl soru şimdi geliyor; karşımızdakini düşünerek mutlu olamıyor muyuz? Mutlu olamaz mıyız belki de asıl doğrusu? Gerçekten de hiç çıkarımız olmadan bir fedakarlık yapar mıydık, ya da dürüst olduğumuzda işin arkasındaki korkaklık ve mutlu olma arzusunu yendiğimiz olmuş mudur hiç? Oldu mu?

ikiyüzlü bir cesaret bizimkisi,ikiyüzlü bir fedakarlık... ikiyüzlüyüz... ama karar verdim ben,sonradan, olmayacağım ben, ikiyüzlü..!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder