3 Ekim 2009 Cumartesi

bölüm üç-yirmi-altı

"biliyorum siz de bu şarkıyı dinleseniz şu an benimle birlikte, kalbinizde bir aşk ama içinizde bitmek bilmeyen bir özlem isteyeceksiniz. yaşamak istediğiniz şey sevgilinizin kollarında olmak değil de onun özlemini çekmek olacak. acı çekmek isteyeceksiniz, ağlamak, haykırmak, aynı acıyla yok olup yine bu acıyla tekrar dirilmek isteyeceksiniz. sarılıp huzur bulduğunuz bedenin hayalini kurmak daha cazip gelecek o an; neden bilmiyorum... unutacaksınız bundan önceki tüm sevdalarınızı ve sonrasındakileri de bilmek istemeyeceksiniz. o an o özleme aşık olacaksınız. gözlerinizi kapayıp, düşüneceksiniz. hayatınızda belki hiç yaşamadığınız o tanıdık huzurun gelip, sizi alıp götürmesini bekleyeceksiniz, bir yandan da bunun o an olmayacağını bilmek size ayrı bir haz verecek. o an bir kuşun kanatlarında değilsiniz, özgürlüğe uçmuyorsunuz. aksine gagasıyla tekrar tekrar didiklediği çer çöpten farkınız yok. gündüzleri değil belki ama geceleri ayçiçekleri gibi olacaksınız. ve bir çölün ortasına gözü kapalı gidebileceksiniz hiç düşünmeden hem de, susuzluktan kendi kanınızı akıtmaya bile razı olacaksınız. bir kum torbasının içindeki milyonlarca kumdan birisiniz, sizin sandığınız gibi o romantik kumsaldaki kumlardan değilsiniz dostlarım üzgünüm... çektiğiniz acıda denizdeki dalgaların o insanı baştan çıkaran ritmi olmayacak, aksine hırs ve tutkunun gürültülü hırıltıları arasında dayak yiyeceksiniz o kum torbasında.
ama seviyorsunuz işte... bunu siz istemediniz mi...?"

-Fikret'in sarhoş naralarından-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder