delilik. Fikret bulmuştu kendine bir yer bulamamasının nedenini. delilere eskiden de yer yoktu bu toplumda. şimdiyse evde beslenen sibirya kurtları gibi hastanelerde vakit geçiriyordu deliler. onun da yeri yurdu yoktu işte. yaşamaya çalışmak değildi amacı. kendine ait olabilmekti. durup durup kendini boşluğa atma hayallerini bu yüzden kuruyordu. hayali boşluklarda geziyordu işte bu yüzden. kafası çarptığında o yere, nasıl hissederdi merak ediyordu. bu yüzdendi sıkça kafasını vurması duvardan duvara. dakikaları saymazdı, günlere bakmazdı... duvarları sayardı. "kaç duvar oldu, kaç duvar daha kaldı kafamı vuracak."
çocukça zamanlar geçirmeye hasret ama bir o kadar da o zamanlardan bunalmıştı. bir insan hem elinde silah tutup hem de kaydıraktan kayamazdı. ya kayacaktı ya vuracak. çözümsüzlükten daha iyi olmak adınaydı Fikret'in bu yaptıkları. her çocuk parkında başka birini deniyordu. birinde kayıyordu, diğerdindeyse...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder